20 Aralık 2011 Salı

Kitap Kulübü #1: Hastasıyım Bu Oyunun

Kaan Kural'ın yıllar önce yayınlanmış olan kitabı "Hastasıyım Bu Oyunun", belki çoğu kişi tarafından bilinmese de Türkiye'deki nadide spor eserlerinden. Daha önce Kaan Kural'ın batug.com ve 6. Adam dergisinde yazdığı yazıların bulunduğu kitapta, anlatılanlar sadece basketbolseverlerin değil bütün herkesin severek okuyacağı türden. Basketbolun içinde yaşanmış olan olayların adeta bir öykü tadından anlatılmış olması, kitabın herkese hitap eder olmasının en büyük sebebi. Kitabı daha önce okuyanlar ve devamını bekleyenler için söylemek gerek, Kaan Kural'ın yakın zaman içinde ikinci kitabının da yayınlanması bekleniyor. Bu son dakika haberini de bizden duymuş olun :) 

17 Aralık 2011 Cumartesi

Euroleague Hafta #9

90’lı yıllardan itibaren Türkiye’de basketbolun çıkış yaptığı bir gerçek. Önceleri Efes Pilsen’in Avrupa’daki başarıları ve ardından gelen milli takımlardaki başarılı sonuçlar bunun en büyük kanıtları zaten. Yalnız bu başarıları elde edene kadar yaşanılan başarısızlıklar maalesef biraz arka planda kalsa da unutulmamalı. Bu cümleleri yazarken hatırlatmak istediğim; o dönemi yaşamış olanların net bir şekilde hatırlayacağı “Kara Perşembe”ler. Hedeflerine ulaşmaya yaklaşan ekiplerimiz son anda rotalarından çıkınca, medya tarafından atılan en popüler başlıktı “Kara Perşembe”. Bu haftada aynı o zamanlardaki gibi bir “Kara Perşembe” yaşadık. 

İlk başta kötü bir performansla girdiği Euroleague macerasına performansını düzelterek devam eden Fenerbahçe Ülker, grup liderliği için en büyük adaydı kafamızda. Bu haftaki Bilbao maçını rahatça geçtikten sonra Cantu maçında liderliği alır diye düşünüyorduk. Maalesef akıldaki senaryo gerçek olmadı. Maçtan galip çıkan Bilbao Euroleague’de devam etme şansını son haftaya taşıdı ve Atina’dan gelen Cantu mağlubiyeti haberiyle birlikte Fenerbahçe haftaya İtalya’ya son şans mücadelesi için gitmesi gibi beklenmeyen bir sonuç ortaya çıktı. Kanarya’nın maçı kazanması ve Caja Laboral’in yenilmesi durumunda lider çıkması şansı hala mevcut. Ama yenilmesi ve Bilbao’nun Caja Laboral’i yenmesi durumunda FBÜ Euroleague’e bu sezon veda eden taraf olacak. Haftaya bu grubun en zayıf ekiplerinden olmasına karşın Top 16’i garantileyen Cantu karşısında heyecanlı dakikalar bizi bekliyor.

“O” perşembe İstanbul’da kara bir gece yaşanırken, Anadolu Efes İsrail deplasmanına iyi başlayarak hüznümüzü bize unutturma uğraşındaydı. Top 16’in garanti olduğu düşünüldüğünde bu maç ikincilik mücadelesi anlamı taşıyordu izleyenler için. İlk başta Efes 20-10 öne geçerek bunu herkese gerçekten hissettirdi. Ama maçın geri kalan kısmında mücadeleden uzak, tek taraflı bir karşılaşma cereyan etmesi geceyi daha da karartan bir kabus oldu. Bu maç üzerine tek söylenecek şey Efes’in 39 sayı fark yemesi elbette. Geri kalan her şey hemen unutulmalı. Yoksa kalplerde büyük yaralar açılabilir. 

Perşembe gecesi haftayı da kararttı tabi. Bu noktada Çarşamba Galatasaray Medical Park’ın aldığı galibiyet biraz kaynıyor. Ama bu galibiyetin ne kadar önemli olduğu unutulmamalı. Top 16’i garantileyen sarı-kırmızılılar, haftaya Barcelona deplasmanında prestij mücadelesinde olacak.

Son haftaya girerken A Grubu haricinde diğer gruplarda genel gidişin belli olduğu Euroleague’de, genel bir görüntüden söz etmek gerekirse; önemli eksiklerine rağmen Barcelona’ya ilk mağlubiyetini tattıran Siena haftanın takımı kuşkusuz. Pianigiani Avrupa basketbolunda sistem takımı olmanın önemini bir kez daha bizlere gösterirken, esasında küçük paralarla da güzel şeyler yapılabileceğini bizlere kanıtladı.   

Zalgiris aldığı galibiyetle Top 16 ihtimaline bu haftalık da olsa tutunmuş oldu. Haftaya oynayacakları Zagreb maçı onlar için oldukça kritik. Bir diğer son hafta mücadelesi ise Anadolu Efes’in grubunda. Partizan ve Milano son bilet için haftaya Belgrad’da karşılaşacaklar.

10 Aralık 2011 Cumartesi

Euroleague Hafta #8

Tecrübenin Euroleague’de ne kadar önemli olduğunu herkesin malumu. Çoğu takımın kadrosunda yer alan veteran yıldızların, kısa süreler oyuna girip, maçın gidişatını değiştirmesine çok kez şahit olduk. 35 yaşındaki Gianluca Basile bize bunu son örneğini geçen haftadaki Bilbao deplasmanında gösterdi. 

Bana kalırsa bu sezonun iki sürpriz takımı var. Birisi elemelerden gelen Galatasaray, diğeri ise uzun zamandır başarıya aç olan Bennet Cantu. İtalya’nın küçük bir şehrini takımı olan Cantu, zamanında Avrupa’da kupa kaldırmış bir ekip. Ancak uzun zamandır bu seviyeye uzaklar. Siena’nın hükümdarlık sürdüğü İtalyan Ligine son vakitlerde farklı bir hava katan ekip, tecrübeli Basile ve Marconato’nun liderliğinde emin adımlarla Top 16 yolunda ilerliyor. Zaten son maçta Bask takımı Bilbao karşısında son saniyede gelen Basile’nin üçlüğüyle Top 16’ya kalmayı garantilediler, ama hedefleri grup liderliği. Bu noktada yer aldıkları A Grubu’nda en büyük rakipleri şu an için Fenerbahçe Ülker gibi gözüküyor. 5’er galibiyetle grubun zirvesindeki iki takımın arasında son hafta oynanacak olan maçın belirleyici olmasını beklenebilir. Ancak Cantu liderliği istiyorsa bunun öncesinde deplasmanda Olympiacos maçını kazanmalı.   

Son haftaların çıkıştaki takımı Fenerbahçe Ülker, Fransa deplasmanında Batum’suz bir Nancy ile karşılaştı.  Fransa deplasmanlarının zaman zaman çok zor maçlara sahne olduğu bilinir. Geçen sene Cholet deplasmanında alınan mağlubiyet düşünülünce, bir acaba sorusu akıllara gelmedi değil. Ancak Batum’u kaybetmek Nancy’i grubun tek iddiasız takımı haline getirmiş. Jerrels’ın iyi formunu sürmesi, Nancy gibi dağınık bir takımın Gist için bulunmaz rakip olması, Fenerbahçe’nin galibiyete ulaşmasını oldukça kolaylaştırdı.

A Grubu’nun son maçında, Atina’da Olympiacos ve Caja Laboral karşılaştı. Geçen hafta İstanbul’dan yaralı dönen Olympiacos, Seraphin’i kaybettikten sonra hücumda oldukça aksayan Caja Laboral’i mağlup ederek 4 galibiyete ulaşmış oldu ve böylece iki takımın galibiyet sayıları eşitlendi. NBA’e giden Seraphin’in yeri bir an önce doldurulmazsa, Caja Laboral son yıllarda hiç yer almadığı bir sırada grubu bitirebilir.

Brose Baskets, Almanya’nın Alba Berlin’den bu yana çıkardığı en iddialı ekip konumunda şu an. Bu hafta Malaga deplasmanında aldıkları galibiyetle Top 16 yarışında bir adım öne çıktılar. Son iki mücadelen bir galibiyet çıkarırlarsa Top 16’ya kalmaları kesin gibi. Malaga ise kadro kalitesine paralel bir şekilde büyük düşüşte. Alacakları bir sürpriz yenilgi daha Top 16 dışında kalmalarına sebep olabilir.

Ekonomik krizden yara alan Panathinaikos, geçen sene tecrübeli koç faktörüyle ve Diamantidis’in müthiş oyunuyla şampiyonluğa ulaşmıştı. Bu sene sonunda ne olur söylemek zor elbette ama birkaç adım daha gerilemiş durumdalar. Eğer birileri Diamantidis’e yardımcı olmazsa, Final 4 bile zor ihtimal.


Fernanzdez’in son maçına çıktığı Real Madrid, haftanın maçında Maccabi Electra’yı farklı mağlup etti. Maçı Real adına kolaylaştıran ise genç yetenek Mirotic’in harkulade performansı oldu. Karadağ asıllı İspanyol yakaladığı dış şut yüzdesiyle galibiyeti getirirken, 34 verimlilik puanıyla haftanın MVP’si oldu.  Buna karşılık Farmar’ın gidişinden oldukça etkilenen Maccabi’nin ise o bölgede sorun yaşadığı gözüküyor. O pozisyona bir ekleme yapmaları ilerisi için gerekli bence. Haftaya oynayacakları Efes maçı sıralamalarını belirleme konusunda etkili olacaktır.  

Anadolu Efes’in ise Milano karşısında rahat bir galibiyet aldığı haftada öne çıkan isim Sinan Güler'di. Benchten gelen katkıyla gelen bu galibiyetle birlikte Top 16 garantilenmiş oldu. Eğer takım olarak yakalanan iyi hava kalan son 2 maçta sürerse grup liderliği ihtimali var. Ama Real Madrid’den ilk maçta yenilen büyük fark bu ihtimali güçleştiriyor.

Siena’nın son dönemlerde yaşadığı sakatlıklar takımın revire dönmesine sebep olmuştu. Lavrinovic’in uzun süre sakatlığına, Kaukenas’ın sezonu kapaması ve McCalebb’in sakatlığı eklenince İstanbul’daki maçta favori bu sezonun çıkış yapan takımı Galatasaray olarak gösterilmeye başlandı. Ancak Siena’nın tam bir sistem takımı olduğu unutulmuş olmalı. Çok sayıda eksiğe rağmen savunma sertliğinden ödün vermeyen Siena’da, Rakocevic’ten de skor katkısı gelince Galatasaray sahadan boynu bükük ayrılmak zorunda kaldı.

Yaşadığı mali kriz sonucunda kadrosundan önemli oyuncuları kaybeden ve bu hafta Prokom karşısına çıkan Olimpija, Prokom’a ilk galibiyetini hediye etti. Gelecek hafta İstanbul’da Galatasaray karşısına çıkacak Olimpija’nın bu maç son şansı olacak. Olimpija'nın bu kadro yapısıyla işi zor olsa da her maçı ciddiye almak lazım. Galatasaray bunu unutmamalı.

Gelecek hafta Fenerbahçe ve Galatasaray iç sahadaki maçlarını kazanırsa Anadolu Efes’in ardından Top 16’i garantileyecekler. Fenerbahçe deplasmanda yendiği Bilbao’yla karşılaşacak. Yaralı Bilbao’nun son şansı olduğunu düşünürsek, Fenerbahçe’nin seyirci desteğine çok ihtiyacı var.

Efes’in deplasmanda oynayacağı Maccabi maçıysa haftanın en önemli maçı konumunda. Bu maçtan alınacak bir galibiyete Efes’in çok ihtiyacı var. Maccabi’nin kadro eksikliği düşünüldüğünde bir ihtimal var ama Nokia Arena faktörü kadro eksikliğini unutturabilir.

5 Aralık 2011 Pazartesi

BIG things are coming from the NBA!



Lokavtın bitmesinin ardından transfer dedikoduları şu an için NBA gündeminin en önemli öğesi. Kısa süreli transfer sezonunda bunun gerçekleşmesinin doğal olduğunu daha önce de söylemiştik. Bu cadı kazanında şu sıralarda dikkat çeken diğer bir öğe; gündemi renklendiren, eğlencelik sezon tanıtım videoları. Bu videolar yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve kanımızdaki adrenalin seviyesi iyice artmış durumda. Gelsin artık şu 25 Aralık!

Not: Özellikle Shaq'ın olduğu video harika.

NBA resmi tanıtım videosu
Celtics'in Yerel Tanıtım Videosu
Knicks'in Yerel Tanıtım Videosu

3 Aralık 2011 Cumartesi

En Değerli Free Agent Oyuncular Listesi

Takımlar ve oyuncuların anlaşma sağlamasıyla birlikte lokavtın sona ermesinin ardından transfer piyasası adeta kaynamaya başladı. Bu sene transfer yapacak sürenin kısa olması sebebiyle çok hareketli bir transfer sezonu bekleniyor ve durum böyle olunca her transfer sezonunda olduğu gibi ilk olarak Free Agent piyasasındaki oyuncular ilgi çekiyor. Bu sene Free Agent durumunda olan oyuncular geçen seneye göre oldukça zayıf kalsa da her takımın işine yarayacak birçok yıldız bu senenin Free Agent listesinde yer alıyor. Bu oyuncular arasından bana göre en değerli konumdaki 12 Free Agent oyuncunun yer aldığı bir liste hazırladım.

1.Nene (C)
Denver'ın geçen sene Carmelo takasının ardından elinde kalan en değerli parça Brezilyalı Nene'ydi tartışmasız. Ancak Denver'ın gittikçe iddiasızlaşması ve Nene'nin Denver yönetimine karşı olan tepkisi Denver'da kalma ihtimalini oldukça düşürdü. Birçok takımın ilgi alanında yer alan yıldız uzun dönemli ve bol sıfırlı bir kontrat öneren her takıma imza atabilir. Tabii ki Denver'ın da hala bir ihtimal olduğunu söylemek yanlış olmaz.

2.Marc Gasol (C)
İspanyol yıldız Memphis'in geçen seneki yükselişinin temel parçalarından. Özellikle San Antonio ve Oklahoma serilerinde sergilediği performansla takım için önemini ortaya koydu. Gasol büyük ihtimalle Memphis'in kontratını kabul edip, alıştığı ortamda kalmayı tercih edecektir. Zaten şartlı FA olduğu için Memphis gelen teklifleri büyük ihtimalle karşılar.

3.Arron Afflalo (SG)
Her takımın ihtiyacı olan tipte bir oyuncu arıyorsak bu senenin FA'ları arasında seçeceğimiz isim Arron Afflalo. Zaten şu ana kadar GM'ler tarafından en çok menajeri aranan oyuncu olduğu konusunda dedikodular yayılmış durumda. Ancak Afflalo'nun şartlı FA olduğunu ve iplerin Denver'ın elinde olduğunu söylemek lazım. Büyük ihtimalle gelen teklifler Denver tarafından karşılanacaktır.

4.David West (PF)
Son bir seneyi sakat olarak geçiren David West'in durumu akıllarda soru işareti yaratıyor. Ancak FA piyasasının oldukça zayıf olması sakatlığına rağmen bu listede 4. sırada yer almasını sağladı. Chris Paul'ün sene sonunda ayrılıp, New York Knicks'e geçeceği dedikoduları bu kadar yoğunken tahminen New Orleans'la kontrat yenilemeyecektir. Olası yüksek rakamlı kontratlara açık bir oyuncu olduğunu söylemek lazım. Ama geçirdiği sakatlığına rağmen o tarz bir kontrat alabilir mi? Şüpheli.

5.Tyson Chandler (C)
Geçen sene alınan şampiyonluk yüzüğünün ardından, Dallas'ın kaybetmek istemeyeceği en önemli parçalardan biri oldu Chandler. Cuban uzun süre sonunda bulduğu en yetenekli pivotu kaybetmek istemeyecektir. Hatırlatmak lazım Chandler'ı kaybederlerse arkasında Haywood var ve eminim Dallas'ta kimse Haywood'u ilk beşte görmek istemiyor.

6.Glen Davis (C)
Boston uzun rotasyonunda fazla oyuncunun kalmadığını düşünürsek, Glen Davis bu noktada Boston için altın değerinde bir oyuncu. Zaman zaman ne kadar önemli katkılar yapabildiği bilinen, şampiyonluk tecrübesi olan bir oyuncuya Boston haricinde bir çok takım talip olabilir. Ancak Davis'in Boston'a olan bağı biliniyor ve büyük ihtimalle Boston'la yeni bir kontrat imzalayacaktır.

7.Tayshaun Prince (SF)
Detroit'in şampiyonluk yaşadığı zamandan beri kadrosunda kalan tek oyuncu Prince. O dönemdeki takımda uzun kolarıyla defansiv yapının önemli bir parçasıydı. Hala da öyle. İyi bir savunmacı arayan ve ceza şutlarını kullanmaktan çekinmeyen bir kısa forvete ihtiyacı olan her takımla iyi bir kontrat imzalayabilir. Detroit'te kalma ihtimali çok düşük.

8.Thaddeus Young (SF)
76ers'ın geçen sene sergilediği oyun herkes tarafından takdir edilmişti. Geçen seneki takımda benchten gelen ve önemli katkı veren Young şartlı FA durumunda. Ne tür bir teklif gelirse gelsin 76ers o teklifi karşılar. Young yapılanma sürecindeki takımın önemli oyuncularından.

9.Jamal Crawford (G)
Atlanta'nın ne kadar vurdum duymaz ve sorumsuz bir kadroya sahip olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Crawford da aynen takıma yakışır bir durumda. Bu tarz sorumsuz bir oyuncu olmasına rağmen iyi rakamlar teklif edecek takımlar olacaktır, ama şampiyonluk adaylarından birinin kontrat teklif etmesi süpriz olur.

10.Samuel Dalembert (C)
Sacramento'nun yapılanma sürecinde olduğu biliniyor. Bu durumdayken Dalembert'a kontrat teklifi yapmaları uzak ihtimal. Potansiyelini hiçbir zaman sergileyememiş bu oyuncuya, piyasadaki uzun oyuncu yokluğunda o bölgede sıkıntı yaşayan takımlar talip olacaktır elbette.

11.Shannon Brown (G)
Brown da potansiyeli bir türlü parkeye yansıtamamış oyunculardan. Lakers taraftarını onun için beklentisi büyüktü. Ancak vasat bir yedekten öteye geçemedi. Ona yeni bir şans vermek isteyen takımlar olabilir. Ama Lakers ondan hala tam anlamıyla vazgeçmiş değil.

12.Caron Butler (SF)
Butler sakatlıktan çekmiş oyunculardan. Piyasada şu an çok daha değerli bir konumda olabilecekken sakatlıklar bu durumun önüne geçti. Tahminen çoğu takım bu riski düşünüp yüksek rakamlı kontratlar önermeyecektir. Ama şampiyonluk adayları dahil her takım için iyi bir yedek olacağından kimsenin şüphesi yok.

2 Aralık 2011 Cuma

Euroleague Hafta #7


Geçtiğimiz hafta sonu NBA Lokavtının sona ermesi, 7. haftanın bir nevi veda havasında oynanmasını sağladı. Çoğu NBA yıldızı bu haftayla birlikte Avrupa'da son maçlarını oynamış oldular. Atmosferdeki veda kokusunun yoğunluğundan mı bilinmez, büyük yıldızların fazla öne çıkmadıkları bir EL haftası oldu. Hatta haftanın MVP ödülünü Lorbek ve Macvan'ın paylaşması ve 4 oyuncunun verimlilik puanı sıralamasında onların hemen 1 puan arkalarında olması da bunun net kanıtı.

Tam anlamıyla süpriz diyebileceğemiz bir galibiyet yaşanmayan haftada, bu tanıma en yakın galibiyet; Zalgiris'in iç sahada Unicaja'yı mağlup etmesiydi sanırım. Kaunas deplasmanının zor bir deplasman olması ve Unicaja'nın performansının dikey düşüşte olduğunu düşününce, bu galibiyete süpriz demek de yanlış olur hatta.

Sene başından beri maçların denk gittiği, skorların birbirine son derece yakın olduğu A Grubu'nda; Fenerbahçe Ülker ve Cantu haftanın karlı çıkan takımları oldu. FBÜ, geçen seneyi anımsatan bir performans gösterdiği maçta, iç sahada Olympiacos'u 16 sayı farkla yenmeyi başardı. Sene başından beri formsuz olan Ukic'in iyi oyununa Jerrells'ın skorer oyunu da eklenince, iki guardından da verim alan Fenerbahçe sayı averajıyla da olsa liderliğe yükselerek Top 16 için büyük aşama kaydetti. Geçen hafta kısa süre alan Preldzic'in bu hafta da kısa süre sahada kalması ve sorumluluklarının azaltılmış olması bu haftanın takım stratejisi adına en göze batan değişikliği olarak göründü.

Gruptaki diğer maçta, Nancy Batum olmadan çıktığı ilk karşılaşmada Bilbao'ya farklı kaybetti. Nancy'nin bir üst tura çıkma konusunda hala yüksek bir şansı olsa da, bundan sonra işi çok zor görünüyor. Önümüzdeki hafta kendi evlerinde FBÜ karşısında oynayacakları maç kritik öneme sahip. Haftanın A Grubundaki diğer bir galibi ise Bennet Cantu'ydu. Pala Desio'da oynanan maçta, Caja Laboral'i bir ara 20 sayı öne geçtikleri maçı krize sokarak 3 sayı farkla yenebildiler. Bu galibiyetle birlikte 4 galibiyete çıkarak avantaj sağlasalarda, en zor fikstüre onlar sahip olduğu için gelecek haftalarda zorlu maçlar oynamaları gerekiyor.

Üstteki sıralamanın hemen hemen belirginleştiği B Grubu'nda, bu haftaki sonuçlardan sonra üçüncü ve dördüncü sıralar için kuşkusuz büyük çekişme yaşanacak. Özellikle Unicaja'nın hızlı bir şekilde yaşadığı performans kaybı ve buna karşılık KK Zagreb'in gittikçe EL'e alışması oradaki rekabeti arttırıyor. Brose Baskets ise bu hafta Teodosic'in son saniyede attığı üçlükle CSKA'ya kaybetmesine rağmen Almanya'da karşısına çıkan bütün takımları zorlayabileceğini gösterdi. Haftaya deplasmanda alacakları bir Unicaja galibiyeti üçüncülük yarışında öne çıkmlarını sağlayabilir.

NBA yıldızlarına önemli görevlerde yer veren takımların çok sayıda olduğu C Grubu'nda, bu haftanın ilerisi için bir dönüm noktası olması beklenebilir. Real Madrid, Maccabi Tel-Aviv ve Milano yerleri doldurması zor olan önemli yıldızlarını kaybediyor. Özellikle Madrid, Fernandez ve Ibaka'yı ileride çok arar gibi görünmekte.

C Grubu'ndaki Türk temsilcisi Anadolu Efes, ilk maçta İstanbul'da yenildiği Spirou Charleroi'yı Belçika'da 66-62 mağlup etti. Alınan galibiyet Efes'i tekrar iddialı bir konuma soktu kuşkusuz. Fakat oyun içinde yaşanan dalgalanmalar gelecek için kötü sinyaller veriyor. Fark açıldıktan sonra bir türlü maçın kopmaması ve ev sahibi takımın düşük yüzdesine rağmen galibiyetin 4 sayı farkla gelmesi akıllarda soru işareti oluşturuyor. Dış atıcıların yetersiz olması ve yaratıcılık konusunda bütün işlerin Kerem Tunçeri'ye kalması şu andaki en büyük problem. Eğer kısa rotasyonuna iyi bir parça eklenmesse Top 16'de Efes'in ilerleme şansı düşük gibi. Grubun bu haftaki en önem seviyesi yüksek maçında, Partizan Maccabi Tel-Aviv'i devirerek grupta ilk 4'e girmek adına epey önemli bir yol aldı. Önümüzdeki haftalarda alacakları galibiyetler daha ilerisini de görmelerini sağlayabilir. Ancak Pekovic'i kaybediyor olmaları önemli bir dezavantaj.

Galatasaray Medical Park'ın yer aldığı D Grubu'nda sıralama üç aşağı beş yukarı belli gibi. Sadece Siena ve Kazan arasında bir ikincilik mücadelesinden söz edilebilir sanırım. Bu iki takımdan Siena'nın Kaukenas'ın sakatlığı ardından yaşadığı ve tahminen ileride yaşamaya devam edeceği düşüş bu yarışta Kazan'ı öne çıkarabilir. Rus ekibi geçen hafta Siena deplasmanında aldığı galibiyetin ardından bu hafta Galatasaray Medical Park'ı rahat geçti. Zaza'nın son maçına çıktığı Galatasaray, bu mağlubiyetle düşük olan ilk üç şansını büyük oranda kaybetti. Dördüncülük şansları büyük olsa da tam olarak kesin değil. İç sahada son hafta oynayacakları Olimpija maçı o konuda belirleyici maç olacak. Ama onun öncesinde iç sahadaki Siena veya deplasmandaki Barcelona maçlarından alacakları bir galibiyet, o maçın final maçı havasından çıkması için önemli bir galibiyet olur.

Önümüzdeki hafta Galatasaray iç sahada Siena'yı konuk edecek. Barcelona maçında yaratılan tribün atmosferinin benzerini bu hafta da görebiliriz. Siena'nın düşüş yaşadığı bu dönemde onlara karşı alınabilecek bir galibiyet Top 16'nın garantilenmesi manasına geliyor. İstanbul'daki bir diğer maçta Milano'yu konuk edecek Anadolu Efes de maçı kazanması halinde Top 16'ı garantileyecek. Milano'nun Gallinari'yi kaybettiği düşünürsek Efes'in şansı dağınık Milano karşısında epey büyük.

Şu an grup lideri durumundaki Fenerbahçe Ülker, haftaya Batum'suz Nancy deplasmanında boy gösterecek. Sarı Kanaryaları kanadı kırık bir rakip karşısında, kazanılması halinde Top 16 için büyük avantaj sağlar. Grubun diğer önemli maçında Caja Laboral, Atina'da Olympiacos karşısına çıkıyor. Spanoulis Fenerbahçe maçına kadar son 3-4 haftada çok etkiliydi. Kritik maçta takımı adına sorumluluk alması beklenebilir. Gelecek haftanın belki de önem derecesi en yüksek maçı Madrid'de. NBA yıldızlarını kaybeden iki takım Maccabi Tel-Aviv ve Real Madrid karşılaşacak. Bu maçı da Ntvspor'un yayınlayacağını da eklemek lazım.

30 Kasım 2011 Çarşamba

Kenan Sipahi

Tofaş altyapısının ne kadar parlak yeteneklere ev sahipliği yaptığı her basketbolseverin malumu. Bu altyapının son meyvalarından biri, hatta en olgunu Kenan Sipahi. 1995 doğumlu, Karadağ asıllı oyuncu bu seneden itibaren Tofaş'ın BBL maçlarında boy göstermekte. Genç yaşına rağmen olgun oyunuyla bu sezonun en ilgi çekici oyuncularının başında geliyor.

Yetenekli guard şu ana kadar çıktığı 6 maçta 3,5 sayı ve 4 asist ortalaması tutturdu. Asist ortalamasının BBL'de en iyi 12. ortalama olduğunu söylemek lazım. 16 yaşında bu tarz bir istatistiğe ulaşması gelecek için büyük umut veriyor kuşkusuz. Zaten üstün saha görüşü ve pozisyonuna göre sahip olduğu fiziksel avantajı, senelerdir gerek ulusal gerekse uluslararası otoriteler tarafından öne çıkarılan yetenek olmasında etkili oldu. Özellikle geçen yaz U18 Avrupa Şampiyonasında, yaşından büyüklere karşı oynadığı oyunla büyük takdir topladığını da eklemek gerek. Kerem Tunçeri'nin ardından hala üst kalite bir oyun kurucu bulamamış olan Türkiye'nin, Kenan'ın gelişimini bu hızla sürdürmesi şartıyla gelecekte guard problemi yaşamayacağını söylemek yanlış olmaz. Özellikle Enes Kanter'le birlikte yapabileceklerini düşününce kupa hayalleri görülmeye başlıyor ansızın.

29 Kasım 2011 Salı

Kaan Kural Ve Orkun Çolakoğlu

Ntvspor ve NBA TV'den tanıdığımız Kaan Kural ve Orkun Çolakoğlu, internet üzerinden dinlenebilecek olan bir podcast yayınına başladı. İlki geçtiğimiz hafta cuma günü gerçekleşen yayınlar, haftada 3 defa (Pazartesi-Çarşamba-Cuma) olmak üzere yayınlanacak.

Dinlemek isteyenler için linkler;

1.bölüm: http://soundcloud.com/orkunco/podcast1

2.bölüm: http://soundcloud.com/orkunco/podcast2-1

http://soundcloud.com/user3818648/podcast2-2

http://soundcloud.com/orkunco/podcast2-3

Haftalar sonra gelen bir ekleme: Eğer bütün kayıtlara bir yerden ulaşalım ve yeni kayıtları anında dinleyelim diyorsanız;

http://potacast.blogspot.com/

27 Kasım 2011 Pazar

Bir Dönemin Ardından

Temmuz ayından itibaren birçok NBA takipçisinin kabusu olan Lock-Out dün sona erdi. Geçen haftaki görüşmelerde yaşananlardan sonra, uzun bir süre daha NBA’den yoksun kalınacağı gibi bir yaygın görüş hakim olmasına rağmen, şok bir hamleyle takım sahipleri ve oyuncuların anlaştıklarını açıklaması, çoğu insanın bayram yapmasını sağladı desek sanırım yanlış olmaz.

Öteki yandan anlaşma haberinin gelmesine sevinenler kadar üzülenler de var şüphesiz. Çünkü sonuçta NBA’den Avrupa piyasasına akan yıldızlar bu kararla birlikte Amerika’nın yolunu tutacaklardır. Bu durum takımlarında NBA yıldızlarına yer veren koçların stratejilerini elbette sekteye uğratacak. Euroleague cephesinden bakarsak; Real Madrid, Maccabi Tel-Aviv, Nancy, Milano gibi takımların kilit rollerde yer alan oyuncularını kaybetmesinin ardından ne yapacakları büyük soru işareti. BBL yönünden incelersek ise; Beşiktaş sanırım sadece Türkiye’de değil, tüm takımlar içinde en büyük kayba uğrayan takım. Oysa Deron Williams transferi ve ardından gelen Lamar Odom transferleri seyirciyi epey heyecanlandırmıştı. Ancak kararın ardından Odom’ın oynayamadan kontratının iptal olacak olması ve Williams’ın geri dönmesi seyircinin ateşini söndürebilir. Şok kararın ardından takım şu an bir B planına sahip değilmiş gibi duruyor ve acilen bu durum kotarılamazsa, geçen sezondaki haline hatta daha gerisine gidebilir şu anın formda Beşiktaş’ı.

Mehmet Okur’un, Utah’a dönecek olmasıyla kilit roldeki bir yıldızını kaybedecek bir diğer takım da Türk Telekom. Şu ana kadar Kambala-Okur ikilisi iyi iş yapmıştı. Pota altı starlarından birini kaybedecek olan Telekom, Okur’u epey arayacaktır.

Anadolu Efes, Fenerbahçe Ülker ve Galatasaray Medical Park ise kadrolarında NBA yıldızları bulundurmalarına karşın, gidenlerin yerlerini doldurmaya müsait kadrolara sahipler. Sanırım onların görece daha az vahim bir durumda olduklarını söylemek yanlış olmaz.

Sezonun 26 Aralık günü başlayacak olması elbette herkesi heyecanlandırıyor. Ama bu bir aylık süreç hiç kolay geçmeyecektir. Sanırım o güne kadar Euroleague ve NCAA maçları bir nebze daha hafifletir heyecanı. O günün gelmesi ardından ise uykusuz geceler başlar…

25 Kasım 2011 Cuma

Euroleague Hafta #6

Geride bıraktığımız haftayla Euroleague normal sezonunun ikinci yarısının startı verildi. Bu haftayı Türk takımları 2 galibiyetle tamamlarken, deplasmanda uzatmaya giden maçta Fenerbahçe Ülker sahadan mağlubiyetle ayrılan tek Türk takımı oldu. Haftanın göze çarpan maçları ise heyecanın son ana kadar taşındığı Unicaja-Panathinaikos ve Siena-Kazan maçlarıydı.

Euroleague’in bu seneki en kaotik grubu şüphesiz A Grubu. Bu grupta yer alan Fenerbahçe Ülker, Caja Laboral karşısında uzun süreyle iyi götürdüğü maçı, uzatmada normal süredeki performansında sürdürememesinden ötürü 5 sayı farkla yitirdi. Böylece Caja Laboral iki maçta da yendiği FB Ülker’e karşı büyük avantaj yakalamasının yanı sıra, gruptaki liderliğini de sürdürmüş oldu. Bu sene şu ana kadarki maçlarda istikrarlı bir şekilde dış şut performansı yakalayan Teletovic’i büyük oranda durduran Fenerbahçe Ülker’in, bu maçı kaybetmesindeki en önemli sebepler; Ukic’in takımı iyi yönetememesi, Gist’in yetersiz kalması ve Preldzic’in oyuna bir türlü girememesi olarak gözüküyor. Özellikle Gist savunmada sürekli aksadı ve San Emeterio yüksek bir performansla takımını galibiyete taşıdı. Zaten belirtmek gerek ki, Fernando San Emeterio bu maçtaki performansıyla haftanın MVP’si oldu. Gruptaki diğer maçlarda Olympiacos ve Nancy kendi sahalarında galibiyete ulaşınca grupta bir anda 4 tane 3 galibiyet-3 mağlubiyete sahip takım var oldu. Grup sonuncusu Bilbao Basket’in 2 galibiyet-4 mağlubiyetle bu takımları yakından takip ettiğini ve hala tur atlama şansının kaybolmadığını düşününce, A Grubu’nun seyir zevki yüksek maçlara gebe olduğunu söylemek pek yanlış olmaz.

Süper yıldızı Andrei Kirilenko’nun burnunun kırılması sebebiyle iki hafta liderinden yoksun kalacak olan CSKA Moskova, bu hafta Zalgiris Kaunas'ı yendi. Bu sonuçla Rus ekibi 6’da 6 yaparak B Grubu’nda liderliğini sürdürdü ve Top 16’ya kalmayı garantilemiş oldu. Grubun üst sıraları yakından ilgilendiren, önem derecesi hayli yüksek maçında –ki Euroleague Magazine’e göre haftanın maçı- Unicaja epik bir son bölüm performansına karşı duramayarak Panathinaikos’a yenildi. Maçın son 11 saniyesinde 2 tane üçlük isabeti bulan Dimitris Diamantidis şüphesiz maçın adamıydı.

C Grubu’nda yer alan Anadolu Efes, iki maçlık mağlubiyet serisine Partizan karşısında son verdi. Sezonun açılış maçında Belgrad’da mağlup ettiği rakibini bu sefer iç sahada deviren takım tam anlamıyla rahat bir nefes aldı. Partizan’da sezon başından beri başarılı performansıyla dikkat çeken Karadağlı Pekovic, sezonun en kötü performansına bu hafta imza attı. Tabi bunda Efes uzunlarının özellikle Ermal Kuqo’nun pota etkinliğinin payı büyük. Defansta sağlanan bu etkinliğin yanına Vujacic’in yüksek yüzdeli dış atışları eklenince Anadolu Efes bu haftayı galibiyetle geçmiş oldu.

Kazanması gereken maçlardan ilkinde Galatasaray Medical Park, Asseco Prokom’la kendi sahasında karşılaştı. Sarı-Kırmızılılar çok uzun süre geride götürdüğü hatta 15 sayı geriye düştüğü maçı, Zaza Pachulia’nın geldiği günden beri sergilediği en parlak oyununun yardımıyla kazanmayı bildi. Bu galibiyetle GS Medical Park D Grubu’nda ilk 4’e kapağı atmış gibi gözüküyor. Eğer sürpriz mağlubiyetler gelmezse veya rakipler, favori ekipler karşısında sürpriz galibiyetler almazsa bu durumun değişmesi zor gibi gözüküyor. Bu arada iki haftadır takımını büyük coşkuyla destekleyen Galatasaray taraftarından söz etmemek olmaz. Geçen sene Fenerbahçe seyircisinin Sinan Erdem’de oluşturduğu atmosferin bir benzerini bu sene Abdi İpekçi’de oluşturuyolar. Darısı diğerlerinin başına…

D Grubu'nun diğer maçında geçen hafta İstanbul’dan galibiyetle evine dönen Barcelona, bu hafta Olimpija’yı konuk etti. Galibiyete rahat uzanan Barcelona’da Juan Carlos Navarro, 14 sayı atarak Marcus Brown’un elinde bulunan Euroleague’de tüm zamanların en skoreri payesini ele geçirdi. Ayrıca Barcelona, yenilgisiz devam ettiği sezonda Top 16’i garantileyen ikinci ekip oldu. Grubun bir diğer maçında ikincilik yarışında çekişen M.Siena ve Unics Kazan karşı karşıya geldi. Unics Kazan deplasmandan Henry Domercant’ın skorer oyunuyla galibiyetle dönerek ikinci yarışına tekrar ortak oldu. Bu maç hakkında son dakikaların büyük çekişmeye sahne olduğunu ve Avrupa basketbolunun neden zevkli olduğunu bize hatırlattığını söylemekte yarar var. Eğer izlemediyseniz ve imkanınız varsa bir boş zamanınızda bu maçın son dakikalarını izlemenizi tavsiye ederim.

Bu hafta deplasmandan mağlubiyetle dönen Fenerbahçe Ülker gelecek hafta, iç sahada Olympiacos’u konuk edecek. A Grubu’nda sıralamanın ne kadar değişken olduğu ortada. Bu sebepten ötürü Fenerbahçe riskli haftalar geçirmek istemiyorsa kendi evindeki bu maçı kazanmak hatta farklı kazanmak zorunda. Atılan her sayı ikili, üçlü averajda altın değerinde olacak. Diğer Türk ekipleri Anadolu Efes ve Galatasaray Medical Park ise deplasmana gidiyorlar. Anadolu Efes Belçika’da, ilk maçta sürpriz bir yenilgi aldığı Belgacom Spirou ile karşılaşacak. Galatasaray ise uzak Kazan deplasmanında boy gösterecek. Bu maçta alınacak bir galibiyet Galatasaray’da ilk 3 için küçük bir umut yaratabilir. Diğer kalan maçlarda en göze batan karşılaşma tartışmasız Partizan-Maccabi Electra maçı. C Grubu lideri Maccabi’nin Pionir Arena’da Partizan karşısında kolay bir galibiyet alması uzak bir ihtimal gibi gözüküyor. Bu ihtimal çekişmeli bir maçın habercisi!

19 Kasım 2011 Cumartesi

Euroleague Hafta #5

Belki de Euroleague'nin en süprizli haftasını geride bıraktığımızı söylemek yanlış olmaz. Özellikle Brose Baskets'in PAO galibiyeti ve KK Zagreb'in Zalgiris galibiyeti bunun en net örnekleri. Diğer bir yandan ise Türkiye adına bu hafta sadece Fenerbahçe'nin galibiyet alabilmesi, beklentileri maalesef karşılıksız bıraktı.

A Grubu'nda, her takımın her takımı yenebileceği zaten haftalardır konuşuluyordu. 5. haftanın ardından oluşan puan durumu da bunu kanıtlar nitelikte. Grup birincisi 3 galibiyet almışken, grup sonuncusunun 2 galibiyeti var. Caja Laboral karşısında aldığı galibyetle deplasmanda ilk galibiyeti alan Bilbao ayrıca A Grubu'nda bu haftanın tek deplasman galibi oldu.

Haftanın iki büyük süprizi B Grubu'nda gerçekleşti. Brose Baskets kendi sahasında Panathinaikos'u devirirken, Zagreb ilk galibiyetini Zalgiris karşısında aldı. Brose Baskets bu galibiyetle Top 16'ya göz kırparken ikinci yenilgisini alan PAO kafalarda soru işaretleri oluşturmuş durumda. CSKA ise ilk yarısında bir nebze zorlandığı Unicaja maçını ikinci yarısında Andrei Kirilenko'nun fevkalade performansıyla galibiyete uzandı. AK 47 bu hafta gösterdiği performansla bir yandan haftanın MVP'si sıralamasında da birinci sırada.

Anadolu Efes'in yer aldığı C Grubu'nda ise en büyük süpriz şu ana kadar Anadolu Efes'in göstermiş olduğu kötü peformans. 20 milyon €'ya yakın bir para harcayan kulübün bu hafta Madrid deplasmanındaki kötü oyunu, son halka oldu kuşkusuz. Gelecek hafta oynanacak olan iç sahadaki Partizan maçının önemi iyice artmış durumda. Partizan son iki maçını kazanmış durumda ve bu hafta 20 sayı geriden gelip kazandıkları Milano maçı takıma büyük moral kazandırmış olmalı.

Galatasaray geçen hafta Olimpija karşısında oynamış olduğu pozitif oyunu bu hafta Barcelona karşısında devam ettirmiş olsa da mağlubiyeti engelleyemedi. Ancak bütün izleyenlere D Grubu'nda tur atlamaya en yakın takımlardan biri olduğu hissetirdi kuşkusuz. Diğer maçlarda Siena ve Kazan rahat galibiyete ulaşarak haftayı kayıpsız atlattılar.

Gelecek haftanın en beklenen maçı kendi adıma söylemek gerekirse Caja Laboral-FB Ülker maçı. Bu maçın grubun zirvesi adına kilit bir karşılaşma olacağı düşüncesindeyim. Bunu yanı sıra Unicaja-Panatinaikos ve Anadolu Efes-Partizan maçları çekişmeli geçmeye aday maçlar.

3 Metre 5 Santim

Uzun zamandır basketbol temalı bir blog hazırlama planlarım vardı. Gerek yoğunluktan gerekse iyi bir iş çıkaramassam yaşayacağım pişmanlıktan dolayı bu planları hep erteledim durdum. Artık bu projeyi gerçekleştirmek için doğru zamanın geldiğine inanıyorum ve ilk adımı atıyorum...